#Keşfet, Asya, Türkiye

Akdeniz Bölgesinde Görülmesi Gereken En Güzel 6 Yer

Akdeniz bölgesinde görülmesi gereken tarihi mekanlar , uzun ve eşsiz güzellikteki sahiller ve daha fazlasını bu yazımızda bulabilirsiniz.Fazla zaman kaybetmeden Akdeniz’in eşsiz güzellikleri hakkında bilgiler paylaşmaya başlayalım.

 

1.Lykia 

Antalya’nın Kaş ilçesinde yer alan Antiphellos Antik kenti bir dönem Kaş’ın tarihteki isimlerinden birisini almasını sağlamış.

Ama şunu bilmekte fayda var Kaş‘ın daha önceki ismi Antiphellos değil Habesos olarak tarihi kaynaklarda geçmektedir.Antiphellos Kaş’ın hemen alt kısmında yer almakta. Meis Adası tarafında Antiphellos Antik Kentinden kalan sur duvarları hayret verici olsa da diğer taraflarından pek bir şeyin bu güne geldiği söylenemez.  Kaş’ın Çukurbağ yarımadasını hemen herkes az çok bilirler, Kaş merkezinden Çukurbağ yarımadasına giderken hemen sağ tarafta kalan ve Antiphellos Antik Kentine ait olduğu kesinleşen tiyatro bugün hala görkemini korumakta olan yapılardan birisi.Kaş merkezinde Antiphelloslulardan bu güne gelen en önemli eserlerden birisi halkın Kral Lahiti adını taktığı lahit. Üzerinde bulunan yazılar tam olarak okunamadığı için kime ait olduğu bilinmese de bugünlere kadar gelmiş en önemli kültürel değerler arasındadır.

Lykia Federasyonu için önemli kentlerden birisi olan Antiphellos Antik kenti Kaş gezinizde uğrak noktalarınızdan birisi olmalı. 

2. DOĞANIN TORPİL GEÇTİĞİ YER : Adrasan Koyu

Adrasan sığ ve dalgasız denizi aynı zamanda tertemiz bakir doğasıyla tatilcilerin son birkaç yılda akın ettikleri çok harika bir turizm beldemizdir.

Şunu bilmenizi isterim ki Adrasan’ı keşfetmeyen, görmeyen bir gezgin iseniz emin olun gezgin sayılmazsınız. Adrasan’ı keşfetmek havasını solumak, denizinde yüzmek, Akdeniz usulü balığını yemek kısacası Adrasan’ı yaşamak gerekir.Beydağlarından gelen oksijen, Akdeniz’in eşsiz, tertemiz deniziyle bileşmesi ve yemyeşil yamaçların mavi ile bütünleşmesine tanık olacağınız nadir yerlerden birisidir Adrasan. Adrasan’da konaklama için butik otelleri tercih etmenizi tavsiye ediyoruz. Yine yakın çevresinde bulunan tarihi doğal güzelliklerini görebilmeniz için çok çeşitli alternatifler sunmakta.

Denizin cömert olduğu yerlerden birisi Adrasan, tekne turuna katılmanızı ve tur süresince kaptanın ikram ettiği balığı ve üstüne bir bardak çay içmeyi unutmayın. Adrasan sizleri bekliyor.Adrasan hakkında daha fazla bilgiyi Adrasan bağlantısına tıklayarak ulaşabilirsiniz.

3.ADRASAN İLE KEMER ARASINDA BİR CENNET : Çıralı

Antalya’ya 80 kilometre mesafede Kemer ile Adrasan arasında kalan bu küçük köyün 5 kilometrelik plajı var. Denizin orta kısımları kum olmakla birlikte girişi çakıllı.

Plajın doğusu Olympos’a çıkıyor. Hemen sahilde nehir kenarında gizli saklı kalmış antik Olympos şehrinde yürümek ve etrafta mis gibi kokan portakal ağaçlarını koklamak kaçınılmaz.Dağ yoluna doğru girince 45 dakikalık yürüme mesafesinde meşhur Yanartaş’a akşamları şarap şişeleri ve kadehlerini kapanlar topraktan çıkan “şömine” efektli doğal alevleri seyretmeye gidiyor. Son birkaç yıldır yapılaşma izninin olmadığı bu bakir sahil, Türkiye’nin en havalı bungalovlarından bazılarına ev sahipliği yapmaya başladı. Çıralı sahilinde irili ufaklı 10 adet restoran ve tesis bulunuyor.

 4. Özlen Plajı, Karadere

Gözünüzün alabildiği kadar uzun, geniş, ince kumlu plaj yapısı, sığ ve dalgalı denizi beni kendine hayran bıraktı. Neden bu zamana kadar böylesine güzel bir plajı keşfetmedim veya nasıl oldu da gözümden kaçtı anlamıyorum.

Geçiyordum uğradım demek mi mantıklı olur yoksa geçiyordum keşfettim ve burada birkaç gün geçirdim demek mi mantıklı olur henüz karar veremediğim bir durum fakat Özlen Plajı olarak bilinen plaj hala keşfedilmemiş çok özel plajlardan bir tanesi.Gözünüzün alabildiği kadar uzun, geniş, ince kumlu plaj yapısı, sığ ve dalgalı denizi beni kendine hayran bıraktı. Neden bu zamana kadar böylesine güzel bir plajı keşfetmedim veya nasıl oldu da gözümden kaçtı anlamıyorum. Kumsalda hani dalda sesi ve deniz kokusu gelmese çöl filmleri çevirmek için çok ideal bir yer diyebilirim. Hatta kumsalın arka taraflarına doğru kumdan tepeler bile var.Plajın hemen başladığı noktada koca bir nehir deniz ile buluşuyor. Denizden çıkıp hemen tatlı suda denize girmek, sazlıkların arasında dalmak çok iyi bir fikir gibi göründü bana hemen.

Bir kış günü keşfetmek nasip oldu bu plajı fakat yaz aylarında ki durumu hakkında araştırma yapmadım değil.  Yaz aylarında Caretta Caretta kaplumbağalarının üreme mevsimi olduğu için araçla sahile girmek yasak. Kamp için uygun alanlar var. Plaj sonrası nehirde tatlı suda yüzmek mümkün ama nehir suyu oldukça soğuk.Küçük bir restoranımsı bir yer var burada yiyecek içecek alınabilir ama benim önerim sırt çantanızda veya aracınızda bir şeyler bulunsun.  Unutursanız sorun değil 4-5 km yakınınızda Karadere beldesinde market vb yerleri bulmak mümkün.

Plaj yaz aylarında zaman zaman oldukça dalgalı geçtiği için burada sörf yapmak mümkün. Ayrıca Likya yolunda yürüyüş yapan gezginlerde buradan Letoon antik kentine geçmekteler. ​Ulaşım kendi aracınızla çok kolay Fethiye Kaş karayolu üzerinde Kınık merkezine girin, buradan Kumluova’ya doğru devam ediyoruz. Kumluova’dan sonra Karadere tarafına gidiyoruz ve hiçbir yere sapmazsanız 15-20 km sonra kendinizi Özlen Plajında bulabilirsiniz.

5. TARİH, DOĞA, DENİZ VE İŞTE : Olimpos

Çok gezmek kimine göre çok keyifli gibi görüne bilir ama benim için aslında öyle değil öyle ki bazen gördüğünüz yerlerden hiç ayrılmak istemiyorsunuz hep orada kalmak istiyorum. Kararsız kalıyorum Olimpos’da öyle idi geldim gördüm ve çok beğendim ayrılmak istemedim işte bir gezgin için olabilecek en kötü an sanırım bu olmalı.

Yaşadığınız şehir neresi herkesinkini bilmem imkânsız ama benim yaşadığım şehir çok kalabalık, yoğun ve aşırı stresli bir şehir. Birçoğunuz tahmin ettiği gibi İstanbul. İstanbul’dan sonra Olimpos bana büyülü bir dünya gibi geldi. Muhteşem ve bozulmamış doğası, sahili, sessizliği ile tam kafanızı dinleyeceğiniz harika bir tatil yeri.

Olimpos’a geldiğim zaman daha tam olarak gezmemiştim ki burası hakkında ilk görüşüm kamp için ideal bir yer diye düşünmüştüm. Karavanını çekeceksin veya çadırını kuracaksın kitabını alıp okuyacak, akşamüstü günbatımı makineni alıp fotoğraf kareleri yakalamaya çalışacaksın. Olimpos’u biraz gezmeye başlamıştım ki düşüncelerimin sadece bundan ibaret olmadığını ve Olimpos’a gelmek için onlarca yüzlerce neden sayabileceğimi anladım.


Olimpos Dünyanın en güzel ve en uzun yürüyüş parkuru olan Likya yolunun bir parçası. Tarihi çok eskilere dayanmakta öyle ki;  M.Ö. 78 yılında Roma’nın efsane komutanlarından Servilius Isaurieus burayı korsanlardan temizleye kadar korsanların cenneti, sığınma noktaları ve en büyük limanları konumunda idi. Fakat M.Ö. 78 yılında Roma tarafından burası temizlendi ve M.Ö. 100 yılına kadar burası önemli bir şehir oldu hatta Likya birliğinde 3 oy hakkına sahip 6 şehirden birisi haline geldi.

Orta çağda burası oldukça hareketlenir Venedik, Ceneviz ve Rodos şövalyelerinin buralarda cirit atmaya başlaması Olimpos’u canlandırır.Olimpos birinci derece sit alan olması ve buraya gelen caretta caretta kaplumbağalarının yumurtalarını bırakıyor olması yapılaşmaya kapatılmasına neden olmuştur. Konaklama için var olan tesislerde ahşaptan yapılmış bungalov tesislerdir. Buraya gelirken beş yıldızlı bir otel beklemek yanlış olur ve sizi hayal kırıklığına uğratır.Konaklayacağınız tesis ile deniz arasında yaklaşık 20 dakikalık bir yürüme mesafesi bulunuyor fakat bu yolu yürürken oldukça keyif alacaksınız. Tarihi kalıntıları inceleyerek, etrafı gözlemleyerek devam etmektesiniz ve inanın o 20 dakikalık yürüyüş yolu size birkaç dakika gelecektir. Sahile inerken 3 TL giriş ücreti ödenmekte.

Olimpos’da sadece gezeceksiniz demek istemiyorum buraya yapılacak çok şey olduğunu sanırım yazımızın başında söyledim.  Burada dağcılık, trekking yapabileceğiniz güzel rotalar var Beydağları Olimpos Milli parkı bu tür aktiviteler için çok ideal bir nokta olacaktır.Sahilde yapılaşma, ateş yakma, araç ile girme yasak bunun nedeni kaplumbağaların yumurta bırakıyor olması. Sahilde şezlong, şemsiye yok. Çok acıkırsanız sahilde bir iki tane çardaklı eski kır lokantaları havasında tesis var buralardan faydalanabilirsiniz.

Şimdiye kadar Olimpos’da neler yaptık bir göz atalım, Doğal güzelliklerini gördük, tarihi alanlarda yürüdük, Beydağlarında tırmandık, doğa yürüyüşü yaptık, sahilde dolaştık, dağlardan gelen buz gibi sulardan içtik, bir kır lokantasında yemek yedik.  Şimdi akşam oldu Akşam burada ne yapabiliriz beklide en önemli aktivitelerden birisi Olimpos’da yapılabilecek.Anladığını sanırım Yanartaş ziyareti. Güneşin batması ile yanımıza içecek bir şeyler alıp sırt çantamızı ve fotoğraf makinemizi alıp defne ve çam ağaçları arasından yaklaşık 20 dakika sürecek yolculuğumuza başlıyoruz.  Yanartaş Olimpos’un kuzeyinde Çıralı Plajı ‘nın hemen yamaçlarında ve yaklaşık 250-300 metre yükseklilikte yer alıyor. Buraya akşam geldik çünkü bu ateşler gündüzleri belli belirsiz yanmakta. Akşamları ise çok net izlenmekte hatta ateşlerin çevresinde eğlenceler düzenlenmekte. Daha önceki gezilerimizden alışık olmadığımız Yanartaş gezimiz bizi büyülüyor ve ateşlerin çevresinde eğlence yapanlar buraya farklı bir hava katıyor. Gitar çalan, viskisini içen kısaca Olimpos ve Çıralı tarafında kalan herkesin uğrak noktalarından birisi Yanartaş.

Yanartaş hakkında çok fazla hikâyeler var. Ben en çok bilinen ve anlatılanı sizlerle paylaşmak isterim. “Likya’lı Kahraman Bellerophon kanatlı atı Pegasos’un sırtında ağzından ateş püskürten canavar Kimera ile savaşmış ve onu burada öldürmüş. Yöresel inanışa göre canavarın ağzından çıkan ateş bugün hala yanmakta.”

Olimpos’da zaman su gibi aktı geçti şimdi buradan ayrılmamız yeni yerler keşfetmemiz gerek ama bunu nasıl yapacağız bu cennetten nasıl ayrılacağız bilemiyorum. Ama istemeyerek de olsa eşyalarımızı toplamaya fotoğraf makinemdeki resimleri bilgisayarıma aktarmaya başlıyorum.

6. Aspendos Antik Kenti

Yıllarca Aspendos gezimizde yazmış olduğumu Aspendos gezi notuna eski notlarımı karıştırırken ulaşıyorum. O günlerde Aspendos’ta çok özel yaşamış olduğumuz bir an aaa bende oradaydım dedirtti ve gezimizi sizlerle paylaşmadan geçemedim.

O özel anı yazmadan önce Aspendos hakkında sizlere bazı bilgiler sunmadan geçmek istemiyorum. Aspendos Antalya ilimizin Serik ilçesinde yer alır. Aspendos yerli halk tarafından Belkıs diye anılır bunun nedeni ise bulunduğu yerin Belkıs ismi olmasından kaynaklanmaktadır.

Gerek Aspendos’ta gerekse tarihi kaynaklardan araştırmalarımıza göre Aspendos antik kenti ilk olarak M.Ö. 10. Yüzyılda Akalar tarafından kurulur. O dönemin en zengin kentlerinden birisidir ki bu zenginliği Aspendos gezinizde hala ayakta kalan tarihi yapılardan mimariden çok kolay anlayabilirsiniz.

Burada yer alan Amfi tiyatro ise M.S. 2. Yüzyılda Romalılar tarafından yapılmıştır. Aspendos antik kenti birisi büyük birisi küçük iki tepeye inşa edilmiş tarihi bir değerimizdir. Bu kadar genel kültürün ardından Aspendos antik kenti gezimizde başımızdan geçen o ölümsüz anıda paylaşmak isterim.Turizm sezonu tam olarak başlamamıştı Aspendos tatilciler ile dolup taşmaktaydı. İlk başlarda şaşırmıştık bu zamanda bu kadar kişi burada ne yapıyordu cevabını bir süre anladık. O gün yaşan ancak güneş tutulmasını izlemek için Aspendos en iyi yerlerden birisi.Etrafta yer alan tüm mağazalar, kuyumcular açık olsa da herkes bir telaş ile amfi tiyatrodan gökyüzüne bakıyordu bugün benimde Aspendos’ta olmam bu olağan dışı anı izleme şansım olacaktı. Zaman ilerledikçe heyecanımız arttı ve bir süre güneş ile ayın buluşma zamanı geldi müthiş bir andı. Ay güpegündüz kendini bizlere göstermişti.

Aspendos türlü hikâyelere konu olmuş tarihi bir yerimiz hele bir hikâye var ki sizinle paylaşmadan geçemiyorum. “Aspendos Kralının dünyalar güzeli bir kızı vardır; kız o kadar güzel ki bu civarda yaşayan herkes onunla evlenmeyi istemektedir. Aspendos kralı kızı ile evlenmek isteyenler arasında bir türlü seçim yapamaz ve halka şöyle der: Halkımız ve şehrimiz için en faydalı eseri kim ortaya koyar ise kızımı onunla evlendireceğim. Ortaya iki büyük eser çıkar ve her ikisi de şehir için ve haklı için çok faydalıdır bunların birincisi kemer köprüler içersinde kilometrelerce uzaklıktan gelen sudur. Diğeri ise ortasına geçip yere bir altın atsan sesisin tüm tiyatro alanında rahat bir şekilde duyulduğu akustiği çok harika bir amfi tiyatrodur. Aspendos kralı ilk olarak şehre kemer köprülerle su getiren gence kızını vermek ister fakat daha sonra amfi tiyatroya geçer ve buranın akustiğine hayran kalır. Aspendos kralı iki genç arasında yine seçim yapamaz ve kılıcı ile kızını ikiye ayırır.”

Aspendos amfi tiyatrosu hala ayakta ve sizlerin ziyaretini bekliyor daha birkaç yıl öncesine kadar burada çeşitli konser, tiyatro… vb aktiviteler yapılmakta idi. Günümüzde Aspendos antik kentinde en çok ilgiyi Aspendos amfi tiyatrosu çekmektedir bunun nedeni ülkemizin ayakta kalmış en iyi amfi tiyatrolarından olması olabilir mi? Bu sorunun cevabını siz gezginlerimize bırakıyorum.

 7. ALANYA’DA ŞİFA KAYNAĞI : Damlataş Mağarası

Tatilinizi Alanya’da geçirmek için gelmişseniz mutlaka uğramanız gereken bir mağara Damlataş Mağarası. Alanya merkezine 3km uzaklıkta bulunur. Mağaranın bulunması ise bir hayli ilginç.

1948 yılında Alanya’da liman inşaatına başlanır liman yapılacak alanın doldurulması için taş ocağı gereklidir. Bugün mağaranın olduğu bölge limanda yapılacak olan dolgu için taş ocağı seçilir ve dinamitler ile patlatmalar başlar. Bu sırada patlatılan bir dinamit bu mağaranın keşfedilmesine gün ışığına çıkmasına neden olmuştur. Mağara hemen koruma altına alınır ve içersinde araştırmalar başlar.

Damlataş Mağarasının girdiğiniz anda sanki büyülü bir dünyaya adım atmış gibi hissedeceksiniz. 13 metreden fazla genişliği ve 50 metreye varan uzunluğu ve 15 metre yüksekliği bulunmakta olan Damlataş mağarasının içinde hava sıcaklığı 22 derece olup bu ısı yaz kış değişmemektedir.Damlataş mağarasının başta astım olmak üzere birçok hastalığa iyi geldiği saptanmıştır. Bu yüzden Damlataş mağarası sağlık turizmi açısından da çok önemli bir yer olarak Türk turizmine hizmet etmektedir.

Mağara gezilerimizde sık sık karşılaştığımız şeylerden birisi olurda ya çökerse söylemidir fakat Damlataş mağarasının çökme şansı neredeyse sıfırdır çünkü üst tabakanın kalınlığı 10 metrenin üzerindedir.  Mağara adını yılda 5-6 ay boyunca damlamasından almıştır.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.